Beydağı bir tutkudur, kara bir sevdadır.
Beydağı bir tutkudur, kara bir sevdadır. Öyle bir sevda ki, Ne yağmur dinler, ne kar, ne fırtına, ne sis, ne çamur, Ne de dağ başında kaybolma korkusu, Ne düşme, ne yaralanma ne de yorulma…

Beydağı bir tutkudur, kara bir sevdadır.

Beydağı bir tutkudur, kara bir sevdadır. Öyle bir sevda ki, Ne yağmur dinler, ne kar, ne fırtına, ne sis, ne çamur, Ne de dağ başında kaybolma korkusu, Ne düşme, ne yaralanma ne de yorulma…

Alişan Hayırlı Gezgin - Yazar - Fotoğrafçı 

Beydağı bir tutkudur, kara bir sevdadır.
Öyle bir sevda ki,
Ne yağmur dinler, ne kar, ne fırtına, ne sis, ne çamur,
Ne de dağ başında kaybolma korkusu,
Ne düşme, ne yaralanma ne de yorulma…
Beydağı sizi çağırdı mı gideceksin.
Tıpkı bir yârin kollarına koşar gibi…
Dere şırıltıları, kuş sesleri, rüzgâr fısıltıları,
Keven kokusu, dağ lalesi, sarı nevruz…
Beydağı…
Malatya’nın sırtına yaslandığı, güç ve nefes aldığı efsanevi dağ…
Beydağı’na seyahat arzın merkezine seyahat gibidir.
Beydağı, kısaca bir sevdadır, bir tutkudur.
Ölümsüzdür.
Beydağı zirvesine tırmanma hikâyesi
Alişan Hayırlı
Bugün sabah erkenden Banazı üzerinden Beydağı'nın zirvesine, en tepesine tırmandık... Ibrahim Alpay Karatas ve Selahaddin-i Eyyubi (Selahaddin Kürün) ile birlikte... Kuzu Gölü mevkiinde semaverli kahvaltımızı yaptıktan sonra sis ve yağmura aldırmadan 2.500 rakıma, Beydağı'nın en tepesine tırmanmaya başladık. 5,5 saat gibi bir süre içinde zirveye varacağımızı umuyoruz. Bizi yolda neler karşılayacak, başımızdan neler geçecek, bilmiyoruz. Allah sonumuzu hayreyleye, benim ölümüm de herhalde bu dağlarda olacak...
Çünkü, yorucu ve uzun bir tırmanmadan sonra zirveye vardığımızda sis dağıldı ve yaklaşık 10 dakikalık bir süre içinde fotoğraf çekme imkanımız oldu. Beydağına çok tırmandık ama işin doğrusunu söylemek gerekirse zirveye ilk defa çıktık.
Fakat zirvede bizi bir sürpriz bekliyordu.
Aniden sis bastırdı. Bir yandan da sicim gibi yağmur yağıyor, yağmurluklarımız fırtınalı havada uçuşuyor. Aniden dönmeye karar verdik, fakat birden yolumuzu şaşırdık.
İki yolumuz vardı. Ya sisin dağılmasını bekleyecektik ya da tahmini bir istikamete doğru inişe geçmeye başlayacaktık.
İniş kararı aldık, fakat nereye gittiğimizi bilmiyorduk.
İki tercih çıktı karşımıza, Alpay başka yönü Selahaddin başka yönü işaret ediyor.
Kime uymalı?
Alpay'ın tecrübesine mi, Selahaddin'in yön bulma yeteneğine mi?
Selahaddin'e uyduk.
Ve doğru yola girmişiz.
Fakat biraz sonra bir daha sis, bir daha yönümüzü kaybettik. Bu sefer Alpay bize kızdı ve tek başına rastgele bir istikamete yürüdü... Eyvah! Şimdi ne yapacağız?
Ya Alpay kaybolursa, peki biz ne yapacağız dağ başında?
10 metre öteyi görmemiz mümkün değil.
Ya Allah bismillah deyip aşağı inmeye başladık. Bir yandan da "Alpaaaaaaaaay!" diye bağırıyoruz.
Neyse Allah bize ikinci kez merhamet etti, aşağıda derenin yanında Alpay'ı bulduk.
İki defa korktuk, iki defa sevindik.
Üç saatlik bir inişten sonra eve vardık.
Hamdolsun.
İlk defa bir dağ ve yayla gezisinde kaybolma tehlikesi yaşadık. İnanılmaz bir korku ve tedirginlik bütün vücudumuzu kapladı. O değil de, az daha karizmayı çizdirecektik.
Ya el alemin diline düşseydik, ya basın duysaydı. Zaten Malatya basını beni sevmiyor, bayram ederlerdi. Kurtulduk, diye..
Kaybolma duygusunu ilk defa yaşadım.
Allah'a ne kadar şükretsek azdır.
Dönüşte Alpay şöyle dedi, "Dayı bu gezimizin hikâyesini yaz ama sakın kaybolduğumuzu yazmayasın, işyerinde arkadaşlarımın dilinden kurtulamam."
***
Evet, peki daha nelerle karşılaştık?
1-İlk defa sarı nevruz gördük.
2-İlk defa mantar buldum.
3-İlk defa Beydağı'nın en yüksek tepesinden Malatya'yı görüntüledim.
Bu arada Selahaddin'e ayrı bir paragraf açmam lazım. Gerçekten yiğit çocuk, bizimle beraber tırmandı, ayağında hafif bir burkulma olmasına rağmen bizimle zirveye çıktı. Dönüşte bir hayli zorlandı ama bu zorlu parkuru başarıyla tamamladı.
Aferin Selahaddin, ilk defa gözüme girdin :)
Alpay'a gelince... Tam bir mantar delisi... Dört defa mantarla karşılaştık. Birini ben buldum, üçünü Alpay buldu, Selahaddin ise ben niye bulamadım diye üzüldü.
Tabi mantarların hepsini Alpay aldı eve götürdü. İnşallah pişirdiği zaman bizi çağırır. :)
Fotoğraflara gelince...
İlk defa en yüksekten çekilmiş Malatya fotoğrafları göreceksiniz... Birbirinden güzel mantar, lale ve nevruz enstantaneleri... Ve müthiş manzaralar...

Malatya Günlükleri

PAYLAŞ: