Huzur
Bu fotoğrafı, Çırmığtı’da, Rahmetli Nuri Karakütük’e ait eski bir evde (konak’ta) çektim. Eskiden, bundan 50 yıl öncesine kadar Çırmığtı ve bağ köylerindeki çoğu ev böyleydi. 

Huzur

Bu fotoğrafı, Çırmığtı’da, Rahmetli Nuri Karakütük’e ait eski bir evde (konak’ta) çektim. Eskiden, bundan 50 yıl öncesine kadar Çırmığtı ve bağ köylerindeki çoğu ev böyleydi. 

“Huzur”
Alişan Hayırlı

Şimdi gelin hep birlikte bir fotoğraf okuması yapalım… Fotoğraf sadece bakılan bir sanat dalı değildir, aynı zamanda kitap gibi okunan bir sanattır. 
Bu fotoğrafı, Çırmığtı’da, Rahmetli Nuri Karakütük’e ait eski bir evde (konak’ta) çektim. Eskiden, bundan 50 yıl öncesine kadar Çırmığtı ve bağ köylerindeki çoğu ev böyleydi. 
Geçen gün eve misafir olduğumda, artık yazlık olarak kullanılan konakta evin hanımı, Hanım ağası Nergis Teyze’yi yufka ekmeği pişirirken buldum. İşinin bitmesini bekledim. 
Sonra, yufka ekmeğini karşısına alıp eski bir kanepeye oturdu ve yorgunluk kahvesinin önüne konmasını bekledi. 
Ben de bu arada en iyi açıyı yakalamak için eyvanın dört bir tarafında bir avcı misali uygun bir siper aradım. Objektifimi öyle bir ayarlamalıydım ki, o andaki bütün havayı, evin tılsımını, huzur veren atmosferini aynı kareye sığdırabilmeliydim. 
Ve uzun uğraşlardan sonra, Nergis teyzenin başrolünü paylaştığı bu fotoğrafı çektim. Şimdi bakalım, ne görüyoruz bu fotoğrafta? 
Sizi nereye götürür, hangi hatıraları gözünüzün önünden bir film şeridi gibi geçirir? Ta derinlerden kopup gelen hangi duygularınızı depreştirir, nasıl bir hüzünle kaplar sizi? 
Uzun yıllardır kaybettiğiniz “huzuru” görebildiniz, değil mi, bu bir karecik fotoğrafın içinde… 
Yorgun ruhunuza, bitkin bedeninize nasıl da bir ferahlık verdi, bu fotoğrafın içinden esen rüzgâr nasıl da yanık yüreğinizi serinletti? 
Ve bu buram buram tarih kokan, “biz” kokan fotoğraf karesi;  modern zamanın hırpalanmış, örselenmiş, bıkmış usanmış hayatımıza bir saniyelik bile olsa nasıl da “huzur” aşıladı, değil mi? 
Sanki biz yabancı zamanların kaybolmuş çocuklarıyız ve bu karede kendimizi bulduk. Sahi biz bu evin çocuklarıydık, değil mi? 
Nergis teyze, huzuru temsil eden annemiz, şu masada yeni pişmiş sıcacık, un kokan yufka bizim ekmeğimiz, eyvanda havuzun içinde buz gibi suda soğutulan yoğurdumuz… Şu yukarı kata çıkan ahşap merdiven (kapitalist düzenlerin mabetleri) AVM’lerin mekanik yürüyen merdivenlerine göre ne kadar sıcak geliyor bize, değil mi? 
Kerpiçten duvarlarımızın içimizi ferahlatan, gökyüzünü andıran mavi çivitli rengi… 
Şu evde hiç doğaya, insan fıtratına aykırı bir zararlı unsur görebilir misiniz? 
Hayır… 
Şöyle bir geri çekilin, uzaktan bakın, ne görüyorsunuz? 
Derin bir aaah çekiyor ve dudaklarınızdan sadece bir kelime çıkıyor:
“Huzur”

PAYLAŞ: